Henüz yasalaşmayan 11. Yargı Paketi taslağında yer aldığı iddia edilen “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı tutum ve davranış” maddesi, hukukçular ve sivil toplum örgütleri arasında tartışma yarattı. Uzmanlar, düzenlemenin ifade özgürlüğü ve özel hayat hakkı açısından riskli olduğunu belirtiyor.
Adalet Bakanlığı’nın hazırlık süreci devam eden 11. Yargı Paketi’ne ilişkin tartışmalar büyüyor. Henüz Meclis’e sunulmamış olan taslakta, Türk Ceza Kanunu’na “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı tutum ve davranışta bulunan” kişilere yönelik cezai düzenleme getirileceği iddia edildi.
Taslakta yer aldığı öne sürülen maddeye göre, “biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bu tür davranışları teşvik eden, öven veya özendiren kişilere” bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilebilecek.
Ayrıca aynı cinsiyetten bireylerin nişan veya evlilik töreni yapmaları hâlinde hapis cezası uygulanması da tartışılan başlıklardan biri. Bunun yanında cinsiyet değişikliği yaş sınırının 18’den 25’e çıkarılması ve tıbbi rapor süreçlerinin zorlaştırılması da eleştiriliyor.
Hukukçular Ne Diyor?
Uzmanlar, “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı davranış” tanımının belirsiz olduğunu ve bu ifadenin farklı şekillerde yorumlanabileceğini vurguluyor.
Bu belirsizliğin, Anayasa’nın 10. ve 20. maddelerinde güvence altına alınan eşitlik, özel hayatın gizliliği ve ifade özgürlüğü haklarıyla çelişebileceği belirtiliyor.
Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında, ayrımcılık yasağının ihlali riski de gündeme getiriliyor.
Taslak hâlen Adalet Bakanlığı düzeyinde değerlendiriliyor ve henüz yasalaşmış değil.
Ancak sivil toplum örgütleri ve hukuk çevreleri, düzenlemenin bu hâliyle yasalaşmasının “hak ihlalleri” yaratabileceği uyarısında bulunuyor.